Grup ici dagitimlarda birhaftadir sorunlar yasaniyor,tekrar etmek istedim..
30 Eylül 2009 Çarşamba
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ (BÜ.EDU.TR.) 
ÜLKE SORUNLARINI İZLİYOR VE ÇÖZÜM ÜRETİYOR
* (Haber Türk/ 29. 09. 2009): CHP Lideri Deniz Baykal İstanbul'da dün Sarıyer ve Beşiktaş belediyelerini ziyaret etti. CHP'li başkanları, "Siz Türkiye'nin kaderini değiştireceksiniz". Sakın ha yanlış yapmayın. Kimsenin yanına kalmaz" diye uyardı.
Bilinç Üniversitesi: "Sayın Baykal, Türkiye'nin kaderini değiştirecek tek şey bu ülkede yaşayanların "Diğerkâm kişilik" edinmeleridir. CHP'li (ve diğer partili) Belediye Başkanlarının yapmaları gereken iş Bilinç: Üniversitesi'nin geliştirdiği "Diğerkâmlık And'ını" uygulamaktır.
Temel harcında "diğerkâmlık" çimentosu bulunan Bilinç Üniversitesi; Bu konuda, tüm Belediye Başkanları adına, Turgutreis Belediye Başkanı Sayın Mehmet Dinçberk'e "Diğerkâmlık Andını" vererek önemli bir adım atmış bulunmaktadır
Sözü edilen And'ın içeriği ve örneği sayın Dinçberkt'en temin edilebilir.
* (Milliyet/ 29. 09. 2009) :İstanbul Üniversitesi'nin açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Gül, "Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte" dedi.
Açılışta konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof, Dr. Yusuf Söylet, Mart ayında "Kürdoloji Araştırma Merkezi" kurulması kararı aldıklarını belirterek. "Demokratik açılım söz konusu değilken biz öncü olduk Merkezimiz bu konuda kafa yoracak ve -sorunun değil çözümün parçası- olmak isteyenlere açık olacak" dedi.
Bilinç Üniversitesi:
"Sayın Prof. Dr. Yunus Söylet, Bilinç Üniversitesi, "sorunun değil, çözümün parçası" olmak amacıyla başlatılan "okul dışı eğitim çalışmaları"nda edinilen "tecrübi bilgi" ile kuruldu. Üniversitemiz, bilgi üniversitelerine "bilinç kürsüsü" ya da bilinç "bilinç enstitüsü" gibi birimler kurmalarını öneriyor.
Üniversitelerde sözü edilen kürsü, bölüm veya birimler kurulduğunda mezun olanlar yalnız "bilgili" değil, aynı zamanda "bilinçli" bilinçli Eczacı, bilinçli Doktor, bilinçli Avukat ve bilinçli "devlet adamı" olacaklar… (Bk. Bugün/Eczacı, Doktor ve Avukata gözaltı/ 29. 09. 2009)
İstanbul Üniversitesi'nin açılış törenine katılan "Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte" diyen Cumhurbaşkanı Gül, de aynı nedenle haklı. Elbette üniversite mezunları yalnız bilgili değil, bilinçli de olmalı.
* (Bugün/ 29. 09. 2009): Hapis cezasını evde çekme dönemi
Toplam 75 bin kapasiteli cezaevlerindeki hükümlü sayısı 115 bine ulaşınca Adalet Bakanlığı harekete geçti. Adli kontrol ve denetimli serbestlik kapsamında 20 bin tutuklunun cezasını evinde çekmesi için çalışma başlatıldı.
Bilinç Üniversitesi: "Yaklaşık 20 yıldır devam eden "okul dışı eğitim çalışmaları" nda "Diğerkâm kişilik" konusunda projeler geliştiren Bilinç Üniversitesi, bu projelerle suçun önleneceğini ve hükümlülerin topluma kazandırılacağını savunmaktadır. (Bkz. "Suça battık/ Akşam/ 27. *0. 2009: Yargıtay tarihinde suç dosyaları ilk kez 1.5 milyona ulaştı. Yeni dava gelmese bile bunlar 10 yılda erimez. On binlercesi zaman aşımına uğrayacak)
Bizler, bu konuda, Adalet Bankalığı ilgili ve yetkilileriyle görüşmeğe, işbirliği yapmağa hazırız.
* (Haber Türk/ 29. 9. 2009): Türkiye'de rektörlerin gideceği okul kuralım.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ile üçüncü kez rektörlük koltuğuna oturan Profesör Halil Güven rektörlüğün profesyonel bir iş olduğunu söylüyor. Harward Üniversitesi'nde rektörlük okuluna giden Güven, görevlerinin ilk yılındaki rektörler için "Rektörlük Okulu" açılmasını önerdi.
Bilinç Üniversitesi: Sayın Prof. Halil Güven'e "teklif eder" ver hatırlatırız: Mezunlarınızın yalnız bilgili değil, aynı zamanda bilinçli; Bilinçli Doktor, bilinçli Eczacı", bilinçli Avukat v.b. (adam gibi adam) işinin ehli elemanlar olmalarını da isterseniz, Size ve 'bütün eğitim-öğretim kurumlarına' Bilinç Üniversitesi yardımcı olmağa hazırdır.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis - BODRUM
***
NE OLURDU…
Keşke:
Bir zamanların Muğla valisi Lale Aytaman gibi, bir zamanların Bodrum Kaymakamı Oğur Boran gibi, bir zamanların İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı Süleyman Oğuz gibi; Birileri bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, TBMM Başkanı olabilselerdi…
Olabilseler, ne olurdu?
Devletin İstanbul HABİTAT Konferansında "TAAHHÜT" ettiği Sivil Toplum Kuruluşlarını (STK) "yapabilir kılma" ilkesine işlerlik kazandırırlardı. STK'lar öngörülen işlevlerini yerine getirirlerdi…
Getirseler ne olurdu ?:
"Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi" yaşama geçerdi.
Sonra ne olurdu?
"Bilinç Çağı" başlardı.
"Yurtta Barış" gerçekleşirdi.
İnsanlar "Yasa Bağımlısı" olurdu.
"Muasır Medeniyet" çoktan aşılırdı.
İnsanlar kendilerini tanımağa başlarlardı.
"Toplumsal sorumluluk bilinci" yaşama geçerdi.
Bu ülkenin "bilgi" üniversiteleri "bilinç" üniversitelerine dönüşür ve dünyanın (ilk 500'nün arasına giremedikleri) "bilgi" üniversitelerini sollarlardı…
Mustafa Nevruz SINACI
Siyaset Bilimci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar

ÜLKE SORUNLARINI İZLİYOR VE ÇÖZÜM ÜRETİYOR
* (Haber Türk/ 29. 09. 2009): CHP Lideri Deniz Baykal İstanbul'da dün Sarıyer ve Beşiktaş belediyelerini ziyaret etti. CHP'li başkanları, "Siz Türkiye'nin kaderini değiştireceksiniz". Sakın ha yanlış yapmayın. Kimsenin yanına kalmaz" diye uyardı.

Temel harcında "diğerkâmlık" çimentosu bulunan Bilinç Üniversitesi; Bu konuda, tüm Belediye Başkanları adına, Turgutreis Belediye Başkanı Sayın Mehmet Dinçberk'e "Diğerkâmlık Andını" vererek önemli bir adım atmış bulunmaktadır
Sözü edilen And'ın içeriği ve örneği sayın Dinçberkt'en temin edilebilir.
* (Milliyet/ 29. 09. 2009) :İstanbul Üniversitesi'nin açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Gül, "Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte" dedi.
Açılışta konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof, Dr. Yusuf Söylet, Mart ayında "Kürdoloji Araştırma Merkezi" kurulması kararı aldıklarını belirterek. "Demokratik açılım söz konusu değilken biz öncü olduk Merkezimiz bu konuda kafa yoracak ve -sorunun değil çözümün parçası- olmak isteyenlere açık olacak" dedi.
Bilinç Üniversitesi:

Üniversitelerde sözü edilen kürsü, bölüm veya birimler kurulduğunda mezun olanlar yalnız "bilgili" değil, aynı zamanda "bilinçli" bilinçli Eczacı, bilinçli Doktor, bilinçli Avukat ve bilinçli "devlet adamı" olacaklar… (Bk. Bugün/Eczacı, Doktor ve Avukata gözaltı/ 29. 09. 2009)
İstanbul Üniversitesi'nin açılış törenine katılan "Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte" diyen Cumhurbaşkanı Gül, de aynı nedenle haklı. Elbette üniversite mezunları yalnız bilgili değil, bilinçli de olmalı.
* (Bugün/ 29. 09. 2009): Hapis cezasını evde çekme dönemi
Toplam 75 bin kapasiteli cezaevlerindeki hükümlü sayısı 115 bine ulaşınca Adalet Bakanlığı harekete geçti. Adli kontrol ve denetimli serbestlik kapsamında 20 bin tutuklunun cezasını evinde çekmesi için çalışma başlatıldı.
Bilinç Üniversitesi: "Yaklaşık 20 yıldır devam eden "okul dışı eğitim çalışmaları" nda "Diğerkâm kişilik" konusunda projeler geliştiren Bilinç Üniversitesi, bu projelerle suçun önleneceğini ve hükümlülerin topluma kazandırılacağını savunmaktadır. (Bkz. "Suça battık/ Akşam/ 27. *0. 2009: Yargıtay tarihinde suç dosyaları ilk kez 1.5 milyona ulaştı. Yeni dava gelmese bile bunlar 10 yılda erimez. On binlercesi zaman aşımına uğrayacak)
Bizler, bu konuda, Adalet Bankalığı ilgili ve yetkilileriyle görüşmeğe, işbirliği yapmağa hazırız.
* (Haber Türk/ 29. 9. 2009): Türkiye'de rektörlerin gideceği okul kuralım.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ile üçüncü kez rektörlük koltuğuna oturan Profesör Halil Güven rektörlüğün profesyonel bir iş olduğunu söylüyor. Harward Üniversitesi'nde rektörlük okuluna giden Güven, görevlerinin ilk yılındaki rektörler için "Rektörlük Okulu" açılmasını önerdi.
Bilinç Üniversitesi: Sayın Prof. Halil Güven'e "teklif eder" ver hatırlatırız: Mezunlarınızın yalnız bilgili değil, aynı zamanda bilinçli; Bilinçli Doktor, bilinçli Eczacı", bilinçli Avukat v.b. (adam gibi adam) işinin ehli elemanlar olmalarını da isterseniz, Size ve 'bütün eğitim-öğretim kurumlarına' Bilinç Üniversitesi yardımcı olmağa hazırdır.

Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis - BODRUM
***
NE OLURDU…
Keşke:
Bir zamanların Muğla valisi Lale Aytaman gibi, bir zamanların Bodrum Kaymakamı Oğur Boran gibi, bir zamanların İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı Süleyman Oğuz gibi; Birileri bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, TBMM Başkanı olabilselerdi…
Olabilseler, ne olurdu?
Devletin İstanbul HABİTAT Konferansında "TAAHHÜT" ettiği Sivil Toplum Kuruluşlarını (STK) "yapabilir kılma" ilkesine işlerlik kazandırırlardı. STK'lar öngörülen işlevlerini yerine getirirlerdi…
Getirseler ne olurdu ?:
"Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi" yaşama geçerdi.
Sonra ne olurdu?
"Bilinç Çağı" başlardı.
"Yurtta Barış" gerçekleşirdi.
İnsanlar "Yasa Bağımlısı" olurdu.
"Muasır Medeniyet" çoktan aşılırdı.
İnsanlar kendilerini tanımağa başlarlardı.
"Toplumsal sorumluluk bilinci" yaşama geçerdi.
Bu ülkenin "bilgi" üniversiteleri "bilinç" üniversitelerine dönüşür ve dünyanın (ilk 500'nün arasına giremedikleri) "bilgi" üniversitelerini sollarlardı…
Mustafa Nevruz SINACI
Siyaset Bilimci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar
29 Eylül 2009 Salı

Başbakan
KONU: "Türkiye'nin geleceğini belirleme"de "üste düşen"i yapma önerimiz.
Sayın Başbakan,
Bu ülkenin sakinleri olarak yıllardır demokratikleşmekten söz ederiz. Demokrasi sözcüğüne siyasi partilerin adlarında, tüzüklerinde yer veririz. Ne var ki, bu kavramdan söz etmek, bir siyasi partiyi tanımlarken kullanmak demokrat olmamıza yetmemektedir.
Dünya genelinde düşünülecek olursa; bu dünyanın sakinleri gerçekten demokrat olsalardı, yaradılışlarında saklı bulunan, "mutlak eşitlik" demek olan bu özelliğe sahip olabilselerdi; iklim değişmezdi, açlık, kuraklık, susuzluk, yolsuzluk nedir bilinmezdi. "Dünyada -savaş değil- Barış" olurdu.
Yaşanmakta olan sorunlar, insanoğlunun bu dünyada bencilce yaşamakta olduğunun sonuçları olup, ektiğini biçmekte olduğunun da kanıtlarıdır.
Ülkemiz özelinde düşünecek olursak, demokrasinin hayata geçmediği, bir yaşam biçimi olmadığı yerde, ne laik ne sosyal ne de hukuk devletinden söz edemeyiz. Aslında, vergi ve yasa konusundaki karnemiz, devlet olma konusundaki bu zaafımız (istenç zayıflığımız), "ne olacak bu Türkiyenin hali" dedirten durumumuz, demokrat olabilmek için fırınlarca ekmek yememiz gerektiğini göstermektedir… Uyruğu olduğumuz Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar olmasını istiyorsak, demokrasiyi bir farz olarak algılamak, "yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsemek, diğer deyişle, "diğerkam varlıklar" olmak zorundayız.
Sorun şu ki; (yıllardır devam eden çalışmalarda gördük ki) herkes yurdunu ve milletini özünden çok sevdiğini, diğerkam bir varlık (ak kaşık) olduğunu sanmakta, bu yüzden yaşanmakta olan sorunlarda pay sahibi, (sorunun parçası) olduğu gerçeğini idrak edememekte, "çözümün parçası" olma gereğini duymamaktadır…
Sayın Başbakan,

Patriot bataryası alma kararınızın gerekçesini, Yunanistan'ın 6 bataryaya sahip olmasına dayandırdınız; kararınızın bir ihtiyaçtan kaynaklandığını savundunuz...
Oysa bizler, "Patriot alma" değil, "Patriot olma" ihtiyacı içindeyiz. Daha açık deyişle, Atatürk'e "geldikleri gibi giderler" dedirten, Düveli Muazzama'nın desteklediği Yunanistan'ı denize döktürten, (o günlerde "yurdu ve milleti özden çok sevme" ya da "diğerkam varlık olma" konusunda çok başarılı bir sınav veren "çılgın Türkler"in geçici bir zaman için de olsa sahip oldukları) şeye muhtacız biz..
Diğer taraftan, bizler; yaklaşık 20 yıldır devam eden, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız çalışmalarda, bencil bir insanın, yurdunu ve milletini, "çok"u şöyle dursun "özü kadar" bile sevemeyeceğini de öğrendik.
Sayılan alanlarda bilinçlenmemize, "yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsememize, "bencil varlık olmaktan kurtulma"mıza, "diğerkam kişilik edinme"mize yol açan çalışmalarda, bizler:
· Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız "yasa bağımlısı" olduk.
· "Bilinç Çağı"nda yaşamakta olduğumuzun farkına vardık.
· Edindiğimiz "tecrübi bilgi" ile Bilinç Üniversitesi'ni (1) kurduk.
· "Toplumsal sorumluluk bilinci" olarak tanımladığımız bir kavramı hayata geçirdik.
"Çevre bilgimiz"in çevreyi kirletilmemizi, "trafik bilgimiz"in trafik kurallarını çiğnenmemizi, "vergi bilgimiz"in vergi kaçırmamızı, "tasarruf bilgimiz"in israfı, "yasa bilgimiz"in yolsuzluk yapmamızı önlemediği ve "İklim değişikliği"nin "Bilgi Çağı"nda gerçekleştiği dikkate alındığında; "Bilinç Çağı"nın önemi ve Bilinç Üniversitesi'nin işlevi kendiliğinden ortaya çıkar.
Sayın Başbakan ,
Bizler, yaklaşık 20 yıldır devam eden süreçte edinilen "tecrübi bilgi" ile kurulan Bilinç Üniversitesi olarak Türkiye'nin geleceğini belirleme çabalarınızda "üste düşen"i yapmağa hazırız.
SON SÖZ: Yukarıda sözü edilen kendimizi eğitmemizi sağlayan çalışmalarda geliştirdiğimiz, adınıza düzenlediğimiz, "Diğerkamlık Andı" eklidir.
Arz ederiz.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis -BODRUM
(1) : Turgutreis Bilinç Üniversitesi'nin öncelikli hedefi: Bilgi üniversitelerini, Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmaları konusunda ikna etmek, böylece, onların, "Bilinç Çağı"nın bilinçli mühendislerini, mimarlarını, doktorlarını, psikologlarını vb meslek mensuplarını yetiştirme çabalarına katkıda bulunmaktır.
DİĞERKAMLIK (1) ANDI
Ben Recep Tayyip Erdoğan

Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
*
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle "bencillik"le, daha açık deyişle, yolsuzlukla, çok daha açık deyişle, "Burası Türkiye Bağımlılığı" ile savaşacağıma, şöyle ki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani "Burası Türkiye Bağımlıları"nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka "Burası Türkiye Bağımlıları"nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi erdeme (2) yönlendiren bir ilkedir (3).
SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan, yıllardır devam eden, "okul dışı eğitim çalışmaları"nda geliştirilen Diğerkamlık Andı yaşama geçtiğinde, bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacak, adalet sorun olmaktan çıkacak, "yurtta barış" sağlanacaktır.
(1) Diğerkamlık (özgecilik):
* Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
* fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
* ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu
Diğerkam (özgeci) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
(2) Erdem:
* Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
* İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.
(3) İlke :
(1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, ana düşünce ve inanış, baş kural.
(2) Temel bilgi, temel kural.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı.
(4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel, köken; ilk neden.
********
ÇUBUKÇUYA ÇAĞRI
Nimet Çubukçu,
Milli Eğitim Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu,
Yayınladığınız İlk ders genelgesinde "Amacımız özellikle insan hakları, hukukun üstünlüğünün yanı sıra toplumsal barışı, birliğimizi sağlayacak olan konunun, belki de en önemlisinin (çocuklara yönelik ayrımcılık,) çocukların, çocukların ayrımcılık düşüncesiyle yetiştirilmemesi olduğunu belirtmiş, onların barışçıl, demokratik olgunluğa sahip gençler olmasını istiyorum. Bu nedenle bu yıl ilk ders konusunun "ayrımcılık" olmasını istedik. Hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız." Demişsiniz ( İlk Dersimiz "ayrımcılık"/ Vatan/ 15. 09. 2009)
Sayın Çubukçu,
Ayrımcılık, insanlığın yüz karası bir hastalıktır. Panzehiri "diğerkamlık"tır. "diğerkamlık" "kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen insan"ın yaşam biçimidir. "Ayrımcı" değil "birleştirici" ve Tanrısal bir özelliktir.
Bizler, yıllardır devam eden "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız konuyla ilgili çalışmalarda bazı önemli sonuçlara ulaştık. "diğerkâm varlıklar" olduk. "diğerkâmlık" bizim yaşam biçimimizde ete kemiğe büründü.
Sözü edilen çalışmalarda "bundan böyle" diye başlayan bir SÖZLEŞME geliştirdik Adını "diğerkâmlık Andı" koyduk. And'ın kişiyi "erdem"e yönlendirdiğinin farkına vardık.. "Ne var ki, bu mutlu sonucu ne, bize "herkes sizin gibi olsa", sizin gibilerin sayısı çoğalmalı" ya da "siz insanlık için çalışıyorsunuz" diyen topluma, ne de toplumu yönetenlere anlatamadık. Diğer taraftan, yıllardır bu ve benzer konularda bakanlığınıza yaptığımız başvurulardan da bir sonuç alamadık.
Sayın Bakanımız
Bu arada, bir törende , "Gelecek 10 yıllık süreçte öğretmen eğitimi ve istihdamını planlamak amacıyla bilimsel verilere dayalı olarak öğretmen projeksiyonu hazırlanacaktır. Bakanlık da ihtiyaç duyduğu alanlarda mezun olanları hemen istihdam edebilecektir." dediğinizi öğrendik.
İstihdam edilecek, diğerkam öğrenci yetiştirecek öğretmenlerin diğerkamlık konusunda eğitilmeleri için de yardımcı olmak isteriz.
Açıklanan konulardaki sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi doğrudan arz etmek gereğini duyuyoruz. Bu nedenle özel bir görüşme/randevu talep ediyoruz.
Mustafa Nevruz Sınacı, Ankara.
EKİ: M. E. Bakanı sayın Nimet Çubukçu adına düzenlenmiş "Diğerkamlık Andı"
(*) : "Tecrübi bilgi" ile kurulan Bilinç Üniversitesi'nin hedeflerinden birisi: öğrencileri "kitabi bilgi" ile donatmak olan üniversiteleri; Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmağa yönlendirmek, böylece, onlara, "Bilinç Çağı"nın bilinçli mühendislerini, mimarlarını, doktorlarını vb elemanlarını yetiştirmeleri konusunda yardımcı olmaktır.
(ÇUBUKÇUYA DİĞERKAMLIK ANDI)
Nimet Çubukçu
Milli Eğitim Bakanı
KONU: Bilinç Üniversitesinden M. E. Bakanı'na "Diğerkamlık Andı" önerisi
Sayın Nimet Çubukçu.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda yıllar önce başlattığımız, insanı davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız, yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere neden olan çalışmalar, zamanla, "Diğerkam Kişilik" edinmemizi sağladı.
Bu kadarla kalmadı, başta hiç hesapta olmayan başka sonuçlara da yol açtı. Şöyle ki::
* Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız "yasa bağımlısı" olduk.
· Yukarıda sayılan alanların tümünde bilinçlendik.
· "Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsedik.
· "Bilinç Çağı"nda yaşamağa başladığımızın farkına vardık.
· Edindiğimiz "tecrübi bilgi" ile Bilinç Üniversitesi'ni kurduk,
Sayın Bakan,
Sözü edilen çalışmalarda geliştirdiğimiz, adınıza düzenlediğimiz "Diğerkamlık Andı" eklidir.
Bu And'ın M. E. Bakanımız olarak ülke genelinde uygulanmasına öncülük etmeniz durumunda ülkemizde ne gibi olumlu gelişmelerin gerçekleşeceğini takdir edeceğinizden kuşku duymuyoruz.
Bu konuda, uygun gördüğünüz takdirde, yüz yüze görüşüp daha fazla bilgi vermeğe hazırız.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis –BODRUM
EKİ: Diğerkamlık Andı
(*) : Bir makalesi nedeniyle Sayın Prof. Dr. Süheyl Batum'a hitaben kaleme alınmış olan bu mektup aslında üniversitelerimizin kendilerini muhatap kabul eden öğretim görevlilerinin tümü tarafından değerlendirilebilir.
Nimet Çubukçu,
Milli Eğitim Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu,
Yayınladığınız İlk ders genelgesinde "Amacımız özellikle insan hakları, hukukun üstünlüğünün yanı sıra toplumsal barışı, birliğimizi sağlayacak olan konunun, belki de en önemlisinin (çocuklara yönelik ayrımcılık,) çocukların, çocukların ayrımcılık düşüncesiyle yetiştirilmemesi olduğunu belirtmiş, onların barışçıl, demokratik olgunluğa sahip gençler olmasını istiyorum. Bu nedenle bu yıl ilk ders konusunun "ayrımcılık" olmasını istedik. Hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız." Demişsiniz ( İlk Dersimiz "ayrımcılık"/ Vatan/ 15. 09. 2009)
Sayın Çubukçu,
Ayrımcılık, insanlığın yüz karası bir hastalıktır. Panzehiri "diğerkamlık"tır. "diğerkamlık" "kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen insan"ın yaşam biçimidir. "Ayrımcı" değil "birleştirici" ve Tanrısal bir özelliktir.
Bizler, yıllardır devam eden "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız konuyla ilgili çalışmalarda bazı önemli sonuçlara ulaştık. "diğerkâm varlıklar" olduk. "diğerkâmlık" bizim yaşam biçimimizde ete kemiğe büründü.
Sözü edilen çalışmalarda "bundan böyle" diye başlayan bir SÖZLEŞME geliştirdik Adını "diğerkâmlık Andı" koyduk. And'ın kişiyi "erdem"e yönlendirdiğinin farkına vardık.. "Ne var ki, bu mutlu sonucu ne, bize "herkes sizin gibi olsa", sizin gibilerin sayısı çoğalmalı" ya da "siz insanlık için çalışıyorsunuz" diyen topluma, ne de toplumu yönetenlere anlatamadık. Diğer taraftan, yıllardır bu ve benzer konularda bakanlığınıza yaptığımız başvurulardan da bir sonuç alamadık.
Sayın Bakanımız
Bu arada, bir törende , "Gelecek 10 yıllık süreçte öğretmen eğitimi ve istihdamını planlamak amacıyla bilimsel verilere dayalı olarak öğretmen projeksiyonu hazırlanacaktır. Bakanlık da ihtiyaç duyduğu alanlarda mezun olanları hemen istihdam edebilecektir." dediğinizi öğrendik.
İstihdam edilecek, diğerkam öğrenci yetiştirecek öğretmenlerin diğerkamlık konusunda eğitilmeleri için de yardımcı olmak isteriz.
Açıklanan konulardaki sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi doğrudan arz etmek gereğini duyuyoruz. Bu nedenle özel bir görüşme/randevu talep ediyoruz.
Mustafa Nevruz Sınacı, Ankara.
EKİ: M. E. Bakanı sayın Nimet Çubukçu adına düzenlenmiş "Diğerkamlık Andı"
(*) : "Tecrübi bilgi" ile kurulan Bilinç Üniversitesi'nin hedeflerinden birisi: öğrencileri "kitabi bilgi" ile donatmak olan üniversiteleri; Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmağa yönlendirmek, böylece, onlara, "Bilinç Çağı"nın bilinçli mühendislerini, mimarlarını, doktorlarını vb elemanlarını yetiştirmeleri konusunda yardımcı olmaktır.
(ÇUBUKÇUYA DİĞERKAMLIK ANDI)

Nimet Çubukçu
Milli Eğitim Bakanı
KONU: Bilinç Üniversitesinden M. E. Bakanı'na "Diğerkamlık Andı" önerisi
Sayın Nimet Çubukçu.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda yıllar önce başlattığımız, insanı davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız, yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere neden olan çalışmalar, zamanla, "Diğerkam Kişilik" edinmemizi sağladı.
Bu kadarla kalmadı, başta hiç hesapta olmayan başka sonuçlara da yol açtı. Şöyle ki::
* Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız "yasa bağımlısı" olduk.
· Yukarıda sayılan alanların tümünde bilinçlendik.
· "Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsedik.
· "Bilinç Çağı"nda yaşamağa başladığımızın farkına vardık.
· Edindiğimiz "tecrübi bilgi" ile Bilinç Üniversitesi'ni kurduk,
Sayın Bakan,
Sözü edilen çalışmalarda geliştirdiğimiz, adınıza düzenlediğimiz "Diğerkamlık Andı" eklidir.
Bu And'ın M. E. Bakanımız olarak ülke genelinde uygulanmasına öncülük etmeniz durumunda ülkemizde ne gibi olumlu gelişmelerin gerçekleşeceğini takdir edeceğinizden kuşku duymuyoruz.
Bu konuda, uygun gördüğünüz takdirde, yüz yüze görüşüp daha fazla bilgi vermeğe hazırız.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis –BODRUM
EKİ: Diğerkamlık Andı
(*) : Bir makalesi nedeniyle Sayın Prof. Dr. Süheyl Batum'a hitaben kaleme alınmış olan bu mektup aslında üniversitelerimizin kendilerini muhatap kabul eden öğretim görevlilerinin tümü tarafından değerlendirilebilir.
***
Sayın Alev Alatlı,
TRT-2 Televizyonu
"Alev Alatlı ile Hadi Baştan Alalım" programı
Sayın Alev Alatlı,
19. 09. 2009 günü izlediğim programınızda "iklim değişikliği" sorununu irdelediniz, ve bu sorunun neden önlenemediği ya da çözülemediği sorusuna cevap aradınız. Bizler bu soruya, bir cevap bulduğumuza inanıyoruz…
1989 yılında yaşadığımız belde Turgutreis'te başlattığımız çöp toplama kampanyası, izleyen yıllarda çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız "okul dışı eğitim" çalışmalarına dönüştü. Yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere yol açan bu çalışmalarda, çöp toplamağa başladığımızda öngördüğümüz "temiz çevre" hedefini aştık:
· Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız " "diğerkam kişilik" edindik.
· Başta sayılan alanların tümünde bilinçlendik.
· Bazılarımız aynı zamanda "yasa bağımlısı" olduk.
· "Bilinç Çağı"nda yaşamakta olduğumuzun farkına vardık.
· Edindiğimiz "tecrübi bilgi" ile Bilinç Üniversitesi'ni (1) kurduk.
· "Toplumsal sorumluluk bilinci" olarak tanımladığımız bir kavramı hayata geçirdik.
· Çocukluğumuzda içtiğimiz And'da yer alan "Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsedik.
Bu kadarla kalmadık, "İklim değişikliği" sorununun insanoğlunun bu gezegende bencilce yaşamakta oluşundan kaynaklandığını da öğrendik…
"Çevre bilgimiz"in çevreyi kirletilmemizi, "trafik bilgimiz"in trafik kurallarını çiğnenmemizi, "vergi bilgimiz"in vergi kaçırmamızı, "tasarruf bilgimiz"in israfı, "yasa bilgimiz"in yolsuzluk yapmamızı önlemediği ve "İklim değişikliği"nin "Bilgi Çağı"nda gerçekleştiği dikkate alındığında, "Bilinç Çağı"nın önemi ve Bilinç Üniversitesi'nin işlevi kendiliğinden ortaya çıkar.
Sayın Alatlı,
Bize, yukarıda sayılan özellikleri kazandıran çalışmaları yaparken geliştirdiğimiz, "bundan böyle" diye başlayan, bir örneğini sizin adınıza düzenlediğim, "Diğerkamlık Andı" aşağıdadır…
Ancak, bu And"n önemini, bizleri, sözü edilen çalışmaları yaparken gördüklerinde, "herkes sizin gibi olsa", "sizin gibilerin sayısı çoğalmalı" , "siz insanlık için çalışıyorsunuz" benzeri sözlerle övenlere anlatamadık.
Övenler; ne bizim gibi olmak, ne sayımızı çoğaltmak, ne de insanlık için çalışmak istediler. "Haydi siz de" dediğimizde, "işim çok", vaktim yok" mazeretine sığındılar.Yurdu ve milleti özlerinden çok sevip sevmediklerini sorduğumuzda ise, sevdiklerini söylediler.
Onların yerinde olsaydım ben de yurdumu ve milletimi özümden çok sevdiğimi söylerdim, başta sözü edilen "okul dışı eğitim" çalışmalarını yapmamış olsaydım, eğer..
Yukarıda sözü edilen özelliklerimizi dikkate alarak, "Yetmiş milyonluk aile, Türkiye" şeklinde tanımladığımız yeni bir proje başlattık. Ancak, uygulamasını, yaygınlaştıramadık.
Diyeceklerimiz özetle bundan ibarettir. Bir programınızda değerlendirmenizi bekliyoruz.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis -BODRUM
(1) : Turgutreis Bilinç Üniversitesi'nin öncelikli hedefi: Bilgi üniversitelerinin, Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına önayak olmak, böylece, onların, "Bilinç Çağı"nın bilinçli mühendislerini, mimarlarını, doktorlarını, psikologlarını vb meslek mensuplarını yetiştirme çabalarına katkıda bulunmaktır.
***
DİĞERKAMLIK (1) ANDI
Ben Alev Alatlı
Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle "bencillik"le, daha açık deyişle, yolsuzlukla, çok daha açık deyişle, "Burası Türkiye Bağımlılığı" ile savaşacağıma, şöyle ki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani "Burası Türkiye Bağımlıları"nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka "Burası Türkiye Bağımlıları"nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi erdeme (2) yönlendiren bir ilkedir (3).
SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan, yıllardır devam eden, "okul dışı eğitim çalışmaları"nda geliştirilen Diğerkamlık Andı yaşama geçtiğinde, bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacak, adalet sorun olmaktan çıkacak, "yurtta barış" sağlanacaktır.
(1) Diğerkamlık (özgecilik):
* Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
* fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
* ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu
Diğerkam (özgeci) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
(2) Erdem:
* Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
* İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.
(3) İlke :
(1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural.
(2) Temel bilgi, temel kural.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı.
(4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel, köken; ilk neden.
TRT-2 Televizyonu
"Alev Alatlı ile Hadi Baştan Alalım" programı
Sayın Alev Alatlı,
19. 09. 2009 günü izlediğim programınızda "iklim değişikliği" sorununu irdelediniz, ve bu sorunun neden önlenemediği ya da çözülemediği sorusuna cevap aradınız. Bizler bu soruya, bir cevap bulduğumuza inanıyoruz…
1989 yılında yaşadığımız belde Turgutreis'te başlattığımız çöp toplama kampanyası, izleyen yıllarda çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız "okul dışı eğitim" çalışmalarına dönüştü. Yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere yol açan bu çalışmalarda, çöp toplamağa başladığımızda öngördüğümüz "temiz çevre" hedefini aştık:
· Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız " "diğerkam kişilik" edindik.
· Başta sayılan alanların tümünde bilinçlendik.
· Bazılarımız aynı zamanda "yasa bağımlısı" olduk.
· "Bilinç Çağı"nda yaşamakta olduğumuzun farkına vardık.
· Edindiğimiz "tecrübi bilgi" ile Bilinç Üniversitesi'ni (1) kurduk.
· "Toplumsal sorumluluk bilinci" olarak tanımladığımız bir kavramı hayata geçirdik.
· Çocukluğumuzda içtiğimiz And'da yer alan "Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsedik.
Bu kadarla kalmadık, "İklim değişikliği" sorununun insanoğlunun bu gezegende bencilce yaşamakta oluşundan kaynaklandığını da öğrendik…
"Çevre bilgimiz"in çevreyi kirletilmemizi, "trafik bilgimiz"in trafik kurallarını çiğnenmemizi, "vergi bilgimiz"in vergi kaçırmamızı, "tasarruf bilgimiz"in israfı, "yasa bilgimiz"in yolsuzluk yapmamızı önlemediği ve "İklim değişikliği"nin "Bilgi Çağı"nda gerçekleştiği dikkate alındığında, "Bilinç Çağı"nın önemi ve Bilinç Üniversitesi'nin işlevi kendiliğinden ortaya çıkar.
Sayın Alatlı,
Bize, yukarıda sayılan özellikleri kazandıran çalışmaları yaparken geliştirdiğimiz, "bundan böyle" diye başlayan, bir örneğini sizin adınıza düzenlediğim, "Diğerkamlık Andı" aşağıdadır…
Ancak, bu And"n önemini, bizleri, sözü edilen çalışmaları yaparken gördüklerinde, "herkes sizin gibi olsa", "sizin gibilerin sayısı çoğalmalı" , "siz insanlık için çalışıyorsunuz" benzeri sözlerle övenlere anlatamadık.
Övenler; ne bizim gibi olmak, ne sayımızı çoğaltmak, ne de insanlık için çalışmak istediler. "Haydi siz de" dediğimizde, "işim çok", vaktim yok" mazeretine sığındılar.Yurdu ve milleti özlerinden çok sevip sevmediklerini sorduğumuzda ise, sevdiklerini söylediler.
Onların yerinde olsaydım ben de yurdumu ve milletimi özümden çok sevdiğimi söylerdim, başta sözü edilen "okul dışı eğitim" çalışmalarını yapmamış olsaydım, eğer..
Yukarıda sözü edilen özelliklerimizi dikkate alarak, "Yetmiş milyonluk aile, Türkiye" şeklinde tanımladığımız yeni bir proje başlattık. Ancak, uygulamasını, yaygınlaştıramadık.
Diyeceklerimiz özetle bundan ibarettir. Bir programınızda değerlendirmenizi bekliyoruz.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis -BODRUM
(1) : Turgutreis Bilinç Üniversitesi'nin öncelikli hedefi: Bilgi üniversitelerinin, Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına önayak olmak, böylece, onların, "Bilinç Çağı"nın bilinçli mühendislerini, mimarlarını, doktorlarını, psikologlarını vb meslek mensuplarını yetiştirme çabalarına katkıda bulunmaktır.

***
DİĞERKAMLIK (1) ANDI
Ben Alev Alatlı
Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle "bencillik"le, daha açık deyişle, yolsuzlukla, çok daha açık deyişle, "Burası Türkiye Bağımlılığı" ile savaşacağıma, şöyle ki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani "Burası Türkiye Bağımlıları"nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka "Burası Türkiye Bağımlıları"nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi erdeme (2) yönlendiren bir ilkedir (3).
SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan, yıllardır devam eden, "okul dışı eğitim çalışmaları"nda geliştirilen Diğerkamlık Andı yaşama geçtiğinde, bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacak, adalet sorun olmaktan çıkacak, "yurtta barış" sağlanacaktır.
(1) Diğerkamlık (özgecilik):
* Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
* fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
* ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu
Diğerkam (özgeci) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
(2) Erdem:
* Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
* İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.
(3) İlke :
(1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural.
(2) Temel bilgi, temel kural.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı.
(4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel, köken; ilk neden.
KUTSAL MIRAS,ISIK VE ASK!.
Mustafa Nevruz SINACI
Mustafa Kemal Ataturk'un manevi kiz Sabiha Gokcen anlatiyor..
"Birgun Gazi orman ciftliginde dolasip hava alirken,oldukca yasli bir kadina rastladik.
Ataturk attan inerek sessizce bu ihtiyar kadina sokuldu.
-Merhaba nine,.
Kadin Atanin yuzune bakarak,hafif urkek mutereddit ve titrek bir sesle,.
-Merhaba dedi,
-Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadin soyle bir duralayip,
-Neden sordun'ki dedi. Sen buralarin sabisi'misin,yoksa bekcisimi?.
Pasa gulumsedi. "-Ne sahibiyim,nede bekcisiyim nine. Bu topraklar Turk milletinin malidir. Bunlarin sahibide,bekcis biride Turk milletinin bizatihi kendisidir..
Simdi nereden gelip,nereye gittigini soyleyecekmisin?."
Kadin basini salladi..
-Tabi sogleyecegim;ben Sincan'in koylerindenim bey,otun guc bittigi,At'in gec yetistigi kurak,kavruk koylerinden birindenim.Bizim mihtar bana bilet aldi Trene bindirdi,ciktim dogru Angara'ya geldim.
-Muhtar nicin Ankara'ya gonderdi seni?..
-Gazi Pasamizi gormem icin. Basini pek agrittim'da... Benim iki oglum gavur harbinde sehit dustu.
Memleketi gavurdan kurtaran kisiyi birkez gormeden olmiyeyim diye hep dua ettim durdum..
Ruyalarima girdi Gazi Pasa..
Bende gun demeyip mihtara anlatinca,o'da bana bilet aliverip saldi..
Angara'ya giceleyin geldim. Yolu neyide bilmedigimden,iste agsamdan belli boyle kendimi ordan,oraya vurup duruyom bey..
-Senin Gazi Pasadan bir istegin varmi?.
Kadinin yuzu birden sertlesti..
-Tovbe de bey,tovbe de! Daha ne isteyebilirimki..
O bizim vatanimizi gurtardi.Bizi dusmanin elinden gurtardi,Sehitlerimizin mezarlarini onlara cignetmedi daha ne isteyebilirim ondan?.
O'nun sayesinde simdi istedigimiz gibi yasiyoruz. Sunun,bunun gavurun dolunun kopegi olmaktan onun sayesinde kurtulmadikmi?.
Buralara birdefa yuzunu gormek,o'na sagol pasam demek icin dustum yollara..
O'nu gormeden olursem gozlerim acik gidecek.. Sen efendi bir adama benziyon,bana bir yardim ediver'de Gazi Pasayi bulacagim yeri deyiver..
Ataturk'un gozleri dolu,dolu olmustu,cok duygulandigi her halinden belliydi. Bana donerek, "Goruyorsun'ya Gokcen,iste bu bizim insanimizdir.. Benim koylum,benim vefali Turk anam'dir,bu.."
Attan indim,yasli kadinin elini tuttum..
-Anacigim dedim,sen gokte aradigini yerde buldun,ruyalarini susleyen,seni buralara kadar kosturan Gazi pasa yani Ataturk iste karsinda,yanibasinda duruyor..
Koylu kadin bu sozleri duyunca saskina dondu..
Elindeki yere degnegi firlatip, Ataturk'un ellerine sarildi..
Gorulecek bir manzaraydi bu.. ikisi'de agliyordu.. iki Turk insani biri kurtarici,biri kurtarilan,ana ogul gibi sarmas dolas agliyorlardi..
Yasli kadin belki on defa Ata'nin ellerini optu,Ata'da onun ellerini optu.. Sonra heybesinden kucuk bir paket cikartti icinde beze sarilmis koy peyniri vardi.. Bunu Ataturk'e uzatti..
-Tek inegimin sutunden kendi ellerimle yaptim,Gazi pasa bunu sana hediye getirdim..
Seversen gene yapip getiririm.. Pasa hemen oracikta bezi acip peyniri yedi. Cok begendigini soyledi..
Sonra birlikte kosk'e gittik..
Oradakilere su emri verdi, "Bu anamizi alin burada iki gun konuk edin. Sonra koyune goturun. Giderken'de kendisine uc inek verin,benim armaganim olsun."
Bu noktada beni bagislayiniz,ara verip GOZLERIMI siliyorum..
isteyen KAHVESINI yudumlayabilir..
MUAMMER SEZER
EFENDIM..
III
KISSA'DAN HISSE: iste,krizler,bunalimlar ve kaotik buhrahlar karsisinda dimdik duracak,Turk olmanin onur ve erdemi ile,yurdunu ve milletini oz'unden COK severek cozum uretecek sir (basiret,beka,deha,kudre ve kuvvet) bu ani'da gizlidir..
EGER varsa GOZYASLARINIZ,dinince sizde dusunun biraz..
Yureginiz,Turk inkilabinin isik ve ask'ina,idrakine aciksa tabiki EGER!..
MNS (Mustafa Nevruz SINACI)
Windows Live tüm arkadaşlarınızla tek bir yerden iletişim kurmanıza yardımcı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.