Facebook sayfalarimizin,duyuru bloggerlerimiz izleyicilerinin,ek word
dosyayi gorebilmeleri icin..
http://groups.google.com.tr/group/muammer-sezer-duyuru
> Üniversitelerde Seçim Sistemleri-8: Seçim Sistemi Fiilen Ortadan Kalktı
> mı?
> Prof. Dr. İbrahim ORTAS, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr
>
> Anadolu Üniversitesine rektör ve Ege Üniversitesi Diş Hekimliği
> Fakültesine dekan atanmasında seçim sonuçlarının dikkate alınmamasının
> yarattığı etkiler halen devam ediyor. Üniversitelerin üst yöneticilerinin
> belirlenmesi her zaman sorun olmuştur. 2008 ve 2009 yılında birçok
> üniversitede (Akdeniz, Dokuz Eylül, Uludağ, Gazi, İTÜ ve Dicle) en yüksek
> oyu alan öğretim üyelerinin atanmaması ciddi tartışma yaratmıştı. 1982-91
> arasında 2547 sayılı yasaya göre YÖK Cumhurbaşkanına atama için üç isim
> bildiriyordu. YÖK'e yönelik üniversitelerin tercihlerini dikkate almıyor
> eleştirileri ve itirazları ile 1991 yılında altı aday adayını üniversite
> öğretim üyelerinin belirlemesi benimsendi. YÖK bu sayıyı üçe indiriyor ve
> Cumhurbaşkanı bunlardan birini atıyor.
>
> * NOT
> Rektör Seçimi ve atama aşamalarıını gösteren table ayrıca ekte
> sunulmuştur.
>
> Tablo. Üniversite Rektör Seçimi ve Atanması Süreçleri
> Rektör Seçimi ve atama aşamaları Karar vericilerin Kullanılan toplam oy
> potansiyeli Seçilen ve Önerilen Aday Sayısı Ölçüt ve kriterler
> 1) Üniversitenin kendi içinde Öğretim üyeleri (Prof. Doç. ve Yar. Doç.
> İlgili üniversitenin öğretim üyesi sayısı 6 Profesör olmak yeterli
> 2) YÖK Kurulu YÖK Üyeleri 21 3 Belirsiz
> 3)Cumhurbaşkanı Makamı Cumhurbaşkanı 1 1 Belirsiz (Cumhurbaşkanının takdir
> hakkı var)
>
>
> Üniversitelerinde yapılan seçim ile en çok oyu alarak ilk 6 sıraya
> yerleşen adayların YÖK'te yapılan ikinci aşamada Cumhurbaşkanı makamına
> ilk sırada atanacaklar arasında gösterilmemesi son yıllarda yaygın bir
> durum olmaya başladı. Yine Cumhurbaşkanınca gelen listedeki ilk ismin
> dikkate alınmaması da buna eklendi.
>
> Sayın Cumhurbaşkanı da Sistemin Değişimini İstiyor
> Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL bir TV programında kendisinin rektör
> atanması yönetimini değişiminden yana olduğunu belirtmişlerdir. Beklenen
> değişimin halen sağlanmamış olması ve yakın geçmişte Anadolu Üniversitesi
> Rektörlük seçimlerinde oyların en yükseğini alan değil de en düşük oy alan
> adayın YÖK tarafından ilk sırada Cumhurbaşkanı makamına Rektör olarak
> atanmak üzere önerilmesi ile gerçekleşen atama ve Ege Üniversitesi Diş
> Hekimliği Fakültesinde 9 oy alan adayın YÖK tarafından dekan olarak
> atanması üniversitelerde öğretim üyelerinde sesiz ancak ciddi bir hayal
> kırıklığı yaratmıştır.
>
> Üniversitelerde Seçimle Yönetici Belirleme Fiilen Kalktı mı?
> Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun
> 02/12/2009 Radikal gazetesinde Cumhurbaşkanı'na yazdığı açık mektupta
> seçimlerin bir anlamının kalmadığını belirtmişlerdir. Galatasaray
> Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet İnsel'in gazetelere yansıyan
> demecinde "üniversite ve öğretim üyeleri bu kararlarla aşağılanmış oldu',
> bundan sonra yapılması gereken seçimlerin boykot edilmesidir ifadesini
> kullanmıştır. Prof. İnsel NTV'ye yaptığı açıklamada "Ya seçim yapılmasın
> ya da YÖK kendi atasın. Üniversite öğretim üyelerinin bu otoriter
> davranışa son demeleri gerekir. Öğretim üyeleri boykot başlatabilir"
> ifadesini kullanmıştır. Konu birçok gazetecinin köşelerinde işlenmiş ve
> "öğretim üyelerinin iradesine saygı duyulmamıştır" ifadeleri
> kullanılmıştır. Öğretim üyelerinin oylarının bir anlamının olmadığı,
> bundan sonra da üniversitelerdeki seçimlere katılmanın pratik bir
> anlamının kalmadığı görüşü sık sık vurgulanır olmuştur. Artık seçim
> sonuçlarının dikkate alınmadan yapılan atamalar aday o
> Son rektör ve dekan atanması ile artık öğretim üyelerinin seçimlere
> katılmasının pratik bir anlamı da kalmamıştır. Eğer üniversitelerde
> yapılan son atamaların üniversitelerde yarattığı rahatsızlık dikkate
> alınarak yeni bir düzenleme yapılacaksa, bu hayırlı bir iş olacaktır.
> Artık bu süreç hepimize başta devletin üst yöneticilerine ve
> üniversitelere karşı negatif etkilerin gelişmesine neden olmaktadır.
>
> Rektör Atanmasında Nüfuzlu Kişilerin Etkisi Ne Kadar Önemli?
> Prof. Dr. Hatun'un mektubunda seçim ve atanma süreci için "Bu sistemde
> seçilmek isteyen rektörler önce üniversite öğretim üyeleri, sonra YÖK
> yetkilileri ve YÖK üyeleri, son olarak da Cumhurbaşkanı ve çevresindeki
> iktidar odakları ile 'pragmatik' ilişkilere girmeye zorlanmakta;
> üniversiteler değişik düzeylerdeki iktidar odaklarının ağır baskısına
> maruz kalarak ciddi bir yozlaşma sürecine sokulmaktadır. Günümüzde
> üniversite üst yönetimleri kadro ve bütçe almak için 'hükümet' ve YÖK ile
> iyi geçinmeye, YÖK'ün pazarlıkçı tutumuna ortak olma ya, yönetici olmaktan
> dolayı teknik olarak önemli ama hoşa gitmeyecek görüşleri söylemekten
> vazgeçme ye, en son rotasyon uygulaması sırasında olduğu gibi öğretim
> üyelerinin özlük haklarını savunmak yerine bu uygulamayı dolaylı/dolaysız
> baskı aracı olarak kullanmaya zorlanmaktadır".
>
> Üniversitelerin Saygınlığı Zarar Görmemeli
> Maalesef ülkemiz üniversiteleri bugün hiç de hak etmediği biçimde
> kriterleri olmayan seçim ve atama sistemi ile yönettirilmektedir. Bu
> anlayışla hiçbir üniversitenin bilimsel bir dönüşüm yapması beklenemez.
> Uzun zamandır eleştiren ülkemizdeki üniversite sistemi içindeki
> yöneticilerinin belirleme şekli olan dikkate alınmayan seçim yöntemi ve
> atama şekli artık üniversitelilik bilincine ve kurumların saygınlığına
> zarar vermektedir. Üniversitelerin, Yükseköğretim Kurumu ve Cumhurbaşkanı
> makamının bu şekilde zarar görmemesi için artık sitemin değişimi ve
> gelişmiş çağa uygun olarak yeniden yapılandırılması kaçınılmazdır.
> Üniversitelerin herhangi bir devlet kurumu olmadığı ve öğretim üyelerinin
> bilgi birikimi ile aydın niteliğinin seçiciliği ile üniversitelerin
> liyakatsiz ellere bırakılmaması için mutlaka her türlü dış ve iktidar
> etkiden uzak yüksek akademik nitelikler ve nesnel ölçütlere dayanan seçim
> sistemi üniversite yöneticileri belirlenmeli ve doğrudan
> atanabilmelidirler. Aksi takdirde 'nüfuz' ve 'siyasi eğilim' odakların
> üniversiteler üzerindeki etkisi her zaman üniversiteye zarar verecektir.
> Mutlaka üniversitelerdeki bilim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat ve
> sürdürülebilirlilik ilkesi dikkate alınacak yeni bir yapıya geçilmesi
> zorunluluk oluşturmaktadır. Üniversitelerde aşağıdan yukarıya doğru
> yaklaşık 20 bininin üzerinde makam olması nedeniyle nerdeyse
> üniversitelerde bir yöneticiler sınıfı oluşmuş. Bu makamlara gelmenin
> yolunun sessiz, hiç bir şeye karışmayan veya yöneticilerin, iktidarın ve
> siyasetin arzu ettiği ölçüde durumlar göstermesi beklentisi üniversitelere
> yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Toplu
>
> Rektörlerin Saygınlığı Korunmalıdır
> Sayın Prof. Dr. Hatun Sayın, Cumhurbaşkanına yazdığı mektubun sonunda
> gerekli düzenleme yapılmalı "Aksi durumda rektörleri iktidardakiler gibi
> düşünen ama kimsenin gurur duymadığı üniversitelere sahip bir ülke haline
> gelebiliriz" diyor. Sanırım hiç birimiz üniversite rektörlerinin bu
> şekilde anılmasını istemeyiz. Dünyanın gelişmiş tüm ülkelerinde rektörler
> bağımsız kişiliği ile bilimsel, idari ve felsefi olarak yetkin ve saygın
> kişilerdir. Başta devlet yetkilileri olmak üzere her kesimden insanlar
> rektöre karşı olan saygınlık bilime ve bilgiye olan saygınlık olarak
> algılanmaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı ülkemiz üniversitelerinin
> yöneticilerinin atanması için yeni bir sistem ve anlayışa ihtiyaç
> duyulmaktadır. Sorun bir üniversiteye veya fakülteye atamadan çok
> üniversitenin tarihsel ulvi ağırlığı ve saygınlığı kaybolmakta ve
> üniversiteler güç kaybetmektedirler. Üniversite ve bilim yöneticiliği özel
> nitelikleri gerektirmektedir.
>
> Türkiye'nin Hak Ettiği Konuma Geçmesi İçin Bilim ve Üniversiteye Önem
> Vermelidir
> Unutmayalım gelişmişliğin ve ileriye geçmenin tek yolu eğitim ve bilime
> önem vermektedir. Eğer bir toplum üniversitelerine, bilime ve bilgiye
> yabancı kalırsa o ülkeyi ileriye taşıyamayız. Biricik dünyamızın tecrübesi
> bugün bilime ve teknoloji ile ülkelerin uluslararası saygınlığı ve
> ağırlığı arasında bir ilişkinin varlığı söz konusudur. Türkiye kendine
> yakışır ağırlığını dünyada koruyacak ise ki bir iki asır önce dünyanın bir
> numarasıydı, bir asır önce dünyanın ilk üç devletinden birinin mirasçısı
> olarak bugün ilk 20 ülkesi arasındaki yerinin güçlendirilmesi anacak
> bilimsel bilgi üretimi ile sağlanacaktır. Bundan başka çare ve yol yok. Bu
> bağlamda üniversitelerin özerkleştirilmesi, kamu kaynakları ile
> desteklenmesi ve akademik özgürlüğün mutlaka tam olarak sağlanması
> kaçınılmaz. Sanırım ülkemiz bunu hak ediyor ve bu hakkın bir an önce
> üniversitelere tanınması ve üniversitelerin üstüne düşen görevi yerine
> getirmeleri gerekiyor.
>
> Seçim Tek Başına Yeterli mi?
> Oktay Ekşi, 31 Aralık 2008 tarihinde yayınlanan yazısında "…seçimde 'iyi,'
> 'dürüst,' 'çalışkan' olmanın yetmediğini" yazıyor. Maalesef sistem belirli
> ölçütler getirmediği için herkesin aday olması beraberinde üniversitelerde
> kalitesi ve üniversitelik bilincinin sürülebilirliği sorunu doğurmuştur.
> Halen Türk üniversitelerinin kendi yöneticilerini nasıl belirleyecekleri
> konusunda kendi içinde bir yöntem geliştirmemiş olması toplumda
> üniversiteye ve bilgiye olan inancı zayıflatmıştır. Üniversitelerde seçim
> nitelikli olursa anlamlı olur.
>
> Ne Yapılmalı
> Bu konuda daha önce kaç kez yazıldı. Türkiye'de dünyadaki bilgi
> teknolojileri iletişim çağının gelişmelerini iyi analiz ederek,
> merkeziyetçi yükseköğretim yapısından hızla uzaklaşmalı ve yerine, kendi
> otonom sistemi ile kendi kendisini yönetmeli. Bilim ve üniversite her
> türlü iktidar ilişkisinin ötesinde özerk ve demokratik bir yapıya
> kavuşturulmalı. Bilim özgürleşmeli. Üniversite bileşenleri üniversite
> yönetimine katılması sağlanmalıdır. Üniversitelerin kararları üniversite
> bileşenleri tarafından verilmeli. Rektör yetkileri ağırlıklı olarak senato
> ve yönetim kurullarına verilmeli. Sıkça eleştir konusu olan kadro ve bütçe
> dağıtımı yetkinliği olan kurullara ve akademik birimlere bırakılmalı.
> Üniversitelerin verimliliği ve dünyada saygın konuma gelmeleri sorumluluğu
> yüklenmeli ve bu bağlamda hesap verilebilirlik sağlanmalıdır.
> Bunun için öncelikle T.C. Anayasası'ndaki "Yükseköğretim Kurumları ve Üst
> Kuruluşları" başlığı altındaki 130, 131, ve 132'inci maddelerinin
> kaldırılması gerekir. Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) yeniden
> yapılandırılarak, YÖK bir Yükseköğretim koordinasyon kurulu haline
> getirilmelidir. Liyakate ve akademik ölçütlere uygun kişiler üniversite
> üst yönetimlerine aday olabilmeli ve seçilmelidir. Seçim ve seçile bilme
> kriterleri nitelik ve liyakate dayandırılmalıdır. Her kademede niteliği
> belirlenmiş akademik yükselme ve üniversite yöneticilerinin seçimi
> sistemine geçilmelidir. Daha nitelikli bilim ve araştırma için akademik
> özgürlükler ve kurumsal özerklik desteklenmelidir. Üniversite çalışanları
> dünyadaki meslektaşları eşdeğerinde değer görmeli ve maaş
> alabilmelidirler.
>
>
> Not: Sayın Hocam, bazılarınızın e-posta adresi bir şekilde makinemdeki
> adres listesine takılmıştır. e-posta almak istemeyenler lütfen belirtin
> isminizi listeden çıkarırım. Şimdiden ilginize teşekkür ederim.
> Saygılarımla
>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.